Kaynak:
https://www.arkitera.com/haber/gecirgen-sinirlar/Bu yıl "Geleceği Düşünmek" temasıyla üçüncüsü düzenlenen Uluslararası Antalya Mimarlık Bienali'nde Salon Architects'in "Soft Boundaries/Geçirgen Sınır" başlıklı çalışması sergileniyor.
Alper Derinboğaz ve Selçuk Kişmir tarafından üretilen proje, günümüzde belirginleşen “sınır” kavramının kentsel tasarım alışkanlıklarını nasıl şekillendirdiğini inceliyor ve “geçirgen sınırlar” nitelemesini kullanarak sınır hattındaki çözülme ve geçirgenliği soyutlayan rölyeflerle alternatif tasarım biçimleri önermeyi amaçlıyor.
Ekip projesini şöyle anlatıyor:
Sınırda inşa etmek noktasından yola çıkan sergi teması dünya üzerinde farklı kentlerin sınır ve sınırsızlık durumlarını; doğal, tarihi, ekonomik veya politik nedenlerle oluşmuş ya da ‘tasar’lanmış sınırlarını ortaya koyacak çeşitli doku soyutlamaları ile okumalar ve stratejiler üzerinden sorguluyor. İşler, “geçirgen sınırlar” olarak nitelediğimiz çözülmelerin farklı doku ve ölçeklerde temsilini konu alıyor.
Sınırlar bugün; kentler için birer sürekli sabit çizgi ifade etmekten öte kentselden-kırsala, zenginden – fakire; özgürden – tutsağa; vatandaştan – mülteciye geçişi tanımlayan çizgiler anlamına geliyor. Bu sınır tanımı o kadar belirgin ki bizim mimari veya kentsel anlamda mekansal tasarım reflekslerimizi de şekillendiriyor. Geçirgen Sınırlar bu kavramın kentsel tasarım alışkanlıklarımıza yansıyan tasarım biçimlerimize alternatif öneriler getirmeyi amaçlıyor.
Sınır hatlarındaki çözülme ve geçirgenliğin bu soyut ifadeleri sosyolojik, kentsel ve ekolojik kapsamda yorumlanabilecek öneriler içeren rölyeflerden oluşuyor. Bu rölyefler Alper Derinboğaz ve Salon ekibinin çeşitli masterplan çalışmaları esnasında ortaya çıkardığı ürünlerden yola çıkılarak soyut modeller olarak yeniden ele alınmış.
Makro ölçekte iklimsellik ve sürdürülebilirlik üzerine potansiyel etkileri olduğu gibi gelişip dönüşebilecek bir kent için hareketli bir çeperi de temsil ediyorlar. Bu temsillerin araştırmaları farklı parametreler ile ortaya çıksalar da sosyal sınıflar, ülke sınırları, topografya, doğa ve kırsal ile teması tanımlayan farklı kentlerden çok da meşru olmayan sınır durumlarını inceliyor. Bu sınırların içinde Kobane’den Tijuana’ya kadar birçok kent yer alıyor.
Ekip projesini şöyle anlatıyor:Sınırda inşa etmek noktasından yola çıkan sergi teması dünya üzerinde farklı kentlerin sınır ve sınırsızlık durumlarını; doğal, tarihi, ekonomik veya politik nedenlerle oluşmuş ya da ‘tasar’lanmış sınırlarını ortaya koyacak çeşitli doku soyutlamaları ile okumalar ve stratejiler üzerinden sorguluyor. İşler, “geçirgen sınırlar” olarak nitelediğimiz çözülmelerin farklı doku ve ölçeklerde temsilini konu alıyor.
Sınırlar bugün; kentler için birer sürekli sabit çizgi ifade etmekten öte kentselden-kırsala, zenginden – fakire; özgürden – tutsağa; vatandaştan – mülteciye geçişi tanımlayan çizgiler anlamına geliyor. Bu sınır tanımı o kadar belirgin ki bizim mimari veya kentsel anlamda mekansal tasarım reflekslerimizi de şekillendiriyor. Geçirgen Sınırlar bu kavramın kentsel tasarım alışkanlıklarımıza yansıyan tasarım biçimlerimize alternatif öneriler getirmeyi amaçlıyor.
Sınır hatlarındaki çözülme ve geçirgenliğin bu soyut ifadeleri sosyolojik, kentsel ve ekolojik kapsamda yorumlanabilecek öneriler içeren rölyeflerden oluşuyor. Bu rölyefler Alper Derinboğaz ve Salon ekibinin çeşitli masterplan çalışmaları esnasında ortaya çıkardığı ürünlerden yola çıkılarak soyut modeller olarak yeniden ele alınmış.
Makro ölçekte iklimsellik ve sürdürülebilirlik üzerine potansiyel etkileri olduğu gibi gelişip dönüşebilecek bir kent için hareketli bir çeperi de temsil ediyorlar. Bu temsillerin araştırmaları farklı parametreler ile ortaya çıksalar da sosyal sınıflar, ülke sınırları, topografya, doğa ve kırsal ile teması tanımlayan farklı kentlerden çok da meşru olmayan sınır durumlarını inceliyor. Bu sınırların içinde Kobane’den Tijuana’ya kadar birçok kent yer alıyor.
Yorumlar
Yorum Gönder